Sunumumu hazırlamak zorundayım.
- I have to prepare my presentation.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
- I had little time to prepare the speech.
Onun adamlarını savaşa hazırlanmak için zamanı vardı.
- He had time to prepare his men for battle.
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
- It would be to your advantage to prepare questions in advance.
Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
- He prepared his speech very carefully.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onun için hazırlık yapmak zorundayız.
- We have to prepare for that.
Tom kendini berbat bir çıkmazda buldu.
- Tom found himself in a terrible fix.
Kendimi korkunç bir çıkmazda buldum.
- I found myself in a terrible fix.
Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.
- I need a little more time to prepare.
Onu yapmak için hazır değilim.
- I'm not prepared to do that.
Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü?
- Did you see anything that needs to be fixed?
She fixed dinner for the kids.
We prepared the spacecraft for takeoff.
... street to prepare the siege of constant opal fits in surrendered ...
... snippets and prepare them to give back to the users because ...