to partake in a feast, or large meal

listen to the pronunciation of to partake in a feast, or large meal
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to partake in a feast, or large meal в Английский Язык Турецкий язык словарь

feast
{i} ziyafet

Bütün gece ziyafet çekebilirsin ama gün ağarmadan önce mezarına geri dönebilirsin! - You may feast all night, but return to your grave before dawn!

Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin. - You are a feast for my eyes.

feast
şölen

Böyle bir şölen krallara yakışır! - A feast like this is fit for a king!

feast
bayram

Bayram bütün gece sürecekti. - The feast was to last all night.

O bayram şimdiye kadar yaşadıklarımın en iyisiydi. - That feast was one of the best I ever had.

feast
{f} tadını çıkarmak
feast
{f} ziyafet vermek
feast
{f} haz almak
feast
{f} ağırlamak
feast
{f} zevk almak
feast
{f} doya doya yapmak
feast
{f} eğlendirmek
feast
yiyip içmek
feast
toy
feast
iyi beslemek
feast
doyasıya yemek
feast
yortu
feast
(fiil) ziyafet vermek, ağırlamak, eğlendirmek, ziyafet çekmek, doya doya yapmak, tadını çıkarmak, zevk almak, haz almak
feast
{f} ziyafette yiyip içmek, doyasıya yemek
feast
(isim) bayram, yortu, festival, şölen, ziyafet
Английский Язык - Английский Язык
feast

I feasted on turkey and dumplings.

to partake in a feast, or large meal

    Расстановка переносов

    to par·take in a feast, or large meal

    Произношение

Избранное