Kızgınlık, gerekçesinin görülmesini engelledi.
- Anger deprived him of his reason.
Sevgi kızgınlıktan iyidir. Umut korkudan iyidir.
- Love is better than anger. Hope is better than fear.
Seni kızdırmak istemiyorum.
- I don't wish to anger you.
O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
- He recoiled before his master's anger.
O artık öfkesini tutamadı.
- He could no longer contain his anger.
Yüzü sinirden kızardı.
- His face turned red with anger.
Sinirden kıpkırmızı olmuştu.
- He was red with anger.
Onun sözleri onu kızdırdı.
- Her words angered him.
Seni kızdırmak istemiyorum.
- I don't wish to anger you.
Kızmak için nedenin yok.
- You have no cause for anger.
You anger too easily.
You need to control your anger.
... all the sadness and frustration and anger and hurt, and then the crowd starts screaming, ...