hırs

listen to the pronunciation of hırs
Турецкий язык - Английский Язык
greed

Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla. - Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.

The earth can satisfy our needs but not our greed. - Dünya ihtiyaçlarımızı tatmin edebilir ancak hırsımızı değil.

passion

She is very intelligent and passionate. - O çok zeki ve hırslı.

I'm passionate about my job. - Ben işim hakkında hırslıyım.

ambition

He fell a victim to his own ambition. - Kendi hırsının kurbanı oldu.

Ambition drove him to murder. - Hırs onu cinayete sürükledi.

lust
rage
desire
mettle
greediness
passion, ambition, avarice, greed; fury, anger, rage
glow
voracity
rapaciousness
anger
avidity
rapacity
mammon
fire
forwardness
powerful desire (to attain a particular end), ambition
cupidity
avarice
avid

Tom is an avid reader. - Tom hırslı bir okuyucu.

Tom is an avid tennis player. - Tom hırslı bir tenis oyuncusu.

hırs beslemek
lech
hırs küpü
overly ambitious
hırs yapmak
have an ambition
hırs yapmak
feel an ambition
gözünü hırs bürümek
to be greedy for
Турецкий язык - Турецкий язык
Ayı
Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. Öfke, kızgınlık: "Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım."- H. C. Yalçın
Öfke, kızgınlık
(Osmanlı Dönemi) KELB
(Osmanlı Dönemi) ŞEAF
(Osmanlı Dönemi) HELA'
HIRS
(Osmanlı Dönemi) Saklamak