Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.
- Tell me which of the two cameras is the better one.
Aşk iki kişi arasındaki büyümeye başladı.
- Love began to grow between the two.
İki kişi arasında pastayı böldü.
- She divided the cake between the two.
O ikisinden daha çalışkan olanıdır.
- He is the more diligent of the two.
John ikisinin daha uzun olanıdır.
- John is the taller of the two.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.
İki yılda ilk kez bir film izledim.
- I saw a movie for the first time in two years.
Tom ikili bir hayat sürdü. Birbirleriyle ilgili hiçbir şey bilmeyen iki ailenin babasıydı.
- Tom led a double life. He was the father of two families who knew nothing about each other.
Linda'nın kocası ona karşı ikili oynuyordu.
- Linda's husband was two-timing her.
Öğrencilerin üçte ikisi toplantıya geldi.
- Two-thirds of the students came to the meeting.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
The number 2202 contains three twos.
Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
Two weeks after being admitted to hospital my acne suddenly started to disappear.
- Two weeks after being admitted to the hospital my acne suddenly started to disappear.
O Hamlet, thou hast cleft my heart in twain.
- O Hamlet, you have broken my heart in two.
... AUDIENCE: You have two mobile operating systems. ...
... All right. What we have here are two tungsten devices. A tungsten device runs the Android ...