Kaza, trafiği büyük bir karışıklık içine soktu.
- The accident threw traffic into great confusion.
Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.
- Put the eggs into the boiling water.
Tom suyun içine doğru yürüdü.
- Tom waded into the water.
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Onun hastalığına dikkat etmelisin.
- You should take her illness into consideration.
Kasaba bir şehir haline geldi.
- The town grew into a city.
Onu bir devlet sorunu haline getirdik.
- We turned it into a state problem.
Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
- Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.
Three into two won't go.