Kayıp eşya bürosu nerede?
- Where is the lost and found?
Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
- They all searched for the lost child.
Sana kayıp yüzüğünü bulacağım.
- I will find you your lost ring.
O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı.
- Bill is 20 minutes late. He must have gotten lost somewhere.
O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
- He felt lost and uncomfortable.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Aslında ne kadar para kaybedildi?
- How much money was actually lost?
Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
- The army chief reported that the war was lost.
Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.
- It's better to have loved and lost than never to have loved at all.
Tom biraz düşünceye dalmış gibi görünüyordu.
- Tom looked a little lost.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
- What did you say? I'm sorry, I was lost in thought.
Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.
- They lost no time in leaving their home.
Bütün paramı kaybettim.
- I've lost all my money.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Nicholas Biddle savaşın kaybedilmiş olduğunu görmeye başladı.
- Nicholas Biddle began to see that the battle was lost.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.
... They've lost their libido. ...
... I lost my job in 2009 and fortunate enough to have found ...