Tom sometimes is very aggressive and likes to start arguments.
- Tom bazen çok saldırgandır ve tartışmaları başlatmayı sever.
Tom seldom wins arguments.
- Tom nadiren tartışmaları kazanır.
This political problem gave rise to hot discussions.
- Bu politik problem sıcak tartışmalara neden oldu.
There may be discussions about it.
- Onun hakkında tartışmalar olabilir.
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
The discussions were long and sometimes bitter.
- Tartışmalar uzun ve bazen acıydı.
I beat him completely in the debate.
- Tartışmada onu tamamen yendim.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
The union has asked for the mediation of the government in the dispute.
- Sendika tartışma için hükümetten arabuluculuk istedi.
After a long dispute the coal mines closed and the remaining miners were paid off.
- Uzun bir tartışmadan sonra kömür madenleri kapatıldı ve kalan madenciler işten çıkarıldılar.
The argument quickly got out of control.
- Tartışma hızla kontrolden çıktı.
The argument is full of holes.
- Tartışma geçersizdir.
I want to put an end to the quarrel.
- Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum.
What was the cause of your quarrel?
- Sizin tartışmanızın nedeni neydi?
We sided with him in the controversy.
- Tartışmada onun yanında yer aldık.
In spite of the controversy it aroused, the question still remains open.
- Onun yer verdiği tartışmaya rağmen, sorun hâlâ çözülmemiş kalmaya devam ediyor.
Some people hate to argue.
- Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
Tom doesn't want to argue with you.
- Tom sizinle tartışmak istemiyor.
You aren't really going to argue with Tom, are you?
- Tom ile gerçekten tartışmayacaksın, değil mi?
You'd better not argue with Tom.
- Tom'la tartışmasan iyi olur.
I quarrelled with my older brother yesterday.
- Dün ağabeyim ile tartıştım.
What was the cause of your quarrel?
- Sizin tartışmanızın nedeni neydi?
I beat him completely in the debate.
- Tartışmada onu tamamen yendim.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
He argued his daughter out of marrying Tom.
- O, Tom'la evlendiği için kızıyla tartıştı.
Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.
- Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme.
We disputed the victory to the end.
- Zaferi sonuna kadar tartıştık.
That dispute has been settled once and for all.
- O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
I have something important to discuss with Tom.
- Tom'la tartışacak önemli bir şeyim var.
There are some topics you shouldn't discuss with Tom.
- Tom'la tartışmaman gereken bazı konular var.
Parliamentary immunity is a controvertial issue.
- Parlamenter dokunulmazlık tartışmalı bir konudur.
I participated in the discussion.
- Ben tartışmaya katıldım.
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Conchita Wurst's selection for the Eurovision Song Contest 2014 sparked controversy in Austria.
- 2014 Eurovision Şarkı Yarışması için Conchita Wurst'un seçilmesi Avusturya'da tartışmalara yol açtı.
The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control.
- Ölümle sonuçlanan bıçaklama olayının kıvılcımı, kontrolden çıkan tartışmadan çıkmıştı.
They are always quarrelling in public.
- Onlar her zaman toplum önünde tartışıyorlar.
Quarrelling spoiled our unity.
- Tartışma birliğimizi bozdu.
Tom and Mary bicker all day long.
- Tom ve Mary bütün gün tartışırlar.
Perry became used to the loud deliberations.
- Perry yüksek sesle tartışmalara alıştı.
Quarrelling spoiled our unity.
- Tartışma birliğimizi bozdu.
Conchita Wurst's selection for the Eurovision Song Contest 2014 sparked controversy in Austria.
- 2014 Eurovision Şarkı Yarışması için Conchita Wurst'un seçilmesi Avusturya'da tartışmalara yol açtı.
An altercation broke out between Dan and Linda.
- Dan ve Linda arasında bir tartışma patlak verdi.
An 18-year-old male is in hospital after an altercation at a party last night.
- 18 yaşındaki bir erkek, dün geceki bir partideki tartışmadan sonra hastanededir.
The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control.
- Ölümle sonuçlanan bıçaklama olayının kıvılcımı, kontrolden çıkan tartışmadan çıkmıştı.
My comment sparked off an argument in the group.
- Benim yorumum grupta bir tartışmayı ateşledi.