He looked at her with bleary eyes.
- O, sulanmış gözleriyle ona baktı.
He was watering his garden with a hose.
- O bahçesini bir hortum ile suladı.
I've finished watering the flowers.
- Çiçekleri sulamayı bitirdim.
I needn't have watered the flowers. Just after I finished, it started raining.
- Çiçekleri sulamama gerek yoktu. Bitirdikten hemen sonra yağmur yağmaya başladı.
Tom watered the flowers.
- Tom çiçekleri suladı.
We need to water the flowers.
- Biz çiçekleri sulamalıyız.
Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
They need to be able to irrigate without relying solely on rain.
- Onların yalnızca yağmura bağımlı olmaksızın toprağı sulayabilmeye ihtiyaçları var.