Çöpü ayırmak önemlidir.
- It's important to separate the rubbish.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Onların her biri ayrı ayrı ödedi.
- They each paid separately.
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
- We'd like separate checks.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.
- They want to separate after 40 years of marriage.
Britanya kanalla kıtadan ayrılmaktadır.
- Britain is separated from the Continent by the Channel.
Biz ayrılmak istemiyoruz.
- We don't want to be separated.
Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in separate states.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
İrlanda ve İngiltere denizle ayrılmıştır.
- Ireland and England are separated by sea.
Sami ve Leyla çoktan ayrılmıştı.
- Sami and Layla had already separated.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.