see as yet, under as, conj

listen to the pronunciation of see as yet, under as, conj
Английский Язык - Турецкий язык

Определение see as yet, under as, conj в Английский Язык Турецкий язык словарь

yet
henüz

Yemek henüz hazır değil. - The food's not ready yet.

Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar. - Scientists haven't found a cure for cancer yet.

yet
sonunda

Sonunda gerçeği öğrenecek. - He is yet to know the truth.

Sonunda soğuk algınlığın bitti mi? - Are you over your cold yet?

yet
conj. yine de
yet
şimdi

Şimdilik her şey yolunda gidiyor. - As yet, everything has been going well.

Şimdiye kadar ondan bir kelime duymadım. - I have not heard a word from him as yet.

yet
şu anda

Tom'un şu anda onu yapmak için hazır olduğundan emin değilim. - I'm not sure Tom is ready to do that yet.

Elvis'in şu anda yaşadığına inanıyorum. - I believe Elvis yet lives.

yet
oysaki
yet
daha

Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti. - The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.

Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha! - Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber!

yet
şu tapta
yet
aynı zamanda
yet
yine de

Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı. - At present, consensus has yet to be reached.

Güneş parlıyordu, yine de hava soğuktu. - The sun was shining, yet it was cold.

yet
bununla beraber
yet
ama

Bay Saito'yu simaen biliyorum ama henüz onunla tanışmadım. - I know Mr. Saito by sight, but I haven't met him yet.

Tom gelmek için söz verdi, ama henüz gelmedi. - Tom promised to come, but hasn't showed up yet.

yet
ve yine
yet
(zarf) hâlâ, henüz, daha, şimdiye kadar, şimdiye dek, sonunda, hatta, yine de
yet
derhal
yet
ancak

Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur. - Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.

Ülke bölünür ancak dağlar ve ırmaklar vardır. - The country is divided, yet there are mountains and rivers.

yet
not as yet henüz değil
yet
daha; henüz; hâlâ: They haven't come yet. Daha gelmediler. "Can I come in?" "Not yet." "Girebilir miyim?" "Henüz değil." I have yet to
yet
(bağlaç) yine de, ama, ancak, buna rağmen, oysa
Английский Язык - Английский Язык
yet
see as yet, under as, conj
Избранное