You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısınız.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısın.
Tom sprained his ankle while hiking.
- Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
- İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
He met many fascinating people in the course of his travels.
- O, seyahatleri sırasında çok sayıda etkileyici insanlarla tanıştı.
The brain waves during REM sleep are the same as when awake, and it's the stage when you have dreams.
- REM uykusu sırasında beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibidir ve bu, rüyalar gördüğün zamanki aşamadır.
It's not uncommon for people to give fake personal information when registering to use websites.
- Web sitelerini kullanmak için kayıt sırasında insanların sahte kişisel bilgi vermeleri nadir değildir.
Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
A convergent sequence is bounded.
- Yakınsak bir sıra sınırlandırılmıştır.
We queued up to get tickets for the concert.
- Biz konsere bilet almak için sıraya girdik.
The queue is too long at the ticket office.
- Bilet ofisinde sıra çok uzun.
The boy sitting on the bench is Tom.
- Sırada oturan oğlan Tom'dur.
Tom took a seat next to Mary on the bench.
- Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
His rank isn't high enough for that position.
- Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
He ranked fourth on a total of 56 runners.
- O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
- Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
It's good to put yourself in someone else's place now and then.
- Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.
Tom always wants to sit in the front row.
- Tom her zaman ön sırada oturmak ister.
Tom sat in the front row.
- Tom ön sıraya oturdu.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
Let's learn the basic tags in order.
- Temel etiketleri sırayla öğrenelim.
You are the next in line for promotion.
- Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
It was my turn to clean the room.
- Odayı temizleme sırası benimdi.
They sang on the stage in turn.
- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
Italy has two mountain ranges, the Alps and the Apennines.
- İtalya'nın iki dağ sırası vardır, Alpler ve Apeninler.
There is one apple on the desk.
- Sıranın üzerinde bir elma var.
Please hand this in at the front desk.
- Lütfen bunu ön sıraya ilet.
Form a straight line!
- Düz bir sıra oluşturun.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
The recent frequency of earthquakes makes us nervous.
- Şu sıralardaki deprem sıklığı bizi endişelendiriyor.
Tom usually sits in the back pew.
- Tom genellikle arka sırada oturur.
Is it safe to eat raw fish during pregnancy?
- Hamilelik sırasında çiğ balık yemek güvenli midir?
During the morning of March 20, 2015, a total solar eclipse will be visible from the Faroe Islands, located northwest of Scotland, and the Svalbard Islands, located east of Greenland.
- 20 Mart 2015 sabahı sırasında tam güneş tutulması İskoçyanın kuzeybatısında yer alan Faroe adalarından ve Greenland'in doğusunda yer alan Svalbarg adalarından gözle görülebilir olacak.
Tom pitched six innings.
- Tom altı vuruş sırası fırlattı.
They visited me occasionally.
- Onlar beni ara sıra ziyaret ettiler.
Occasional showers are possible tomorrow.
- Yarın ara sıra sağanaklar olabilir.
Some countries use ordinal numbers to count millennia, whereas others count them using cardinal numbers.
- Bazı ülkeler bin yıllık dönemi saymak için sıra numaralarını kullanırken, diğerleri asıl sayıları kullanarak sayarlar.
There is a bench in front of the train station.
- Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
They discovered a very talented player during summer training.
- Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
Line up in single file.
- Tek sıra halinde sıralan.
We followed him single file till we reached the cabin.
- Kulübeye yetişinceye kadar onu tek sıra izledik.
Having misconceptions of what mathematics is is even more ordinary than not knowing how to spell my name.
- Matematiğin ne olduğu ile ilgili yanılgıların olması ismimi nasıl heceleyeceğinizi bilmediğinizden bile daha sıradandır.
I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
- Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
The bank collapsed during the recession.
- Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.