The political situation has changed.
- Politik durum değişti.
He had lost all political power.
- O bütün politik gücünü kaybetti.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
He has no interest in politics.
- Onun politikaya ilgisi yok.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
- Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Aren't you still politically active?
- Sen hâlâ politik olarak aktif misin?
Tom constantly tries to be politically correct.
- Tom sürekli politik olarak doğru olmaya çalışıyor.