I wish I could still swim as well as I used to.
- Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
He is a foreigner, as is evident from his accent.
- Aksanından belli olduğu gibi, o bir yabancı.
Tom was late for class, as is often the case.
- Çoğunlukla olduğu gibi, Tom sınıfa geç kalmıştı.
I wish I could still swim as well as I used to.
- Keşke hala eskiden olduğu gibi yüzebilsem.
Needless to say, Judy came late as usual.
- Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.
They're late, as usual.
- Her zaman olduğu gibi geç kaldılar.