I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time.
- Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.
A man should not be judged by his station in life.
- Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır.
The train was full, so she was obliged to travel second-class, and had to stand all the way.
- Tren doluydu, bu yüzden o ikinci mevkide seyahat etmek zorunda kaldı ve yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldı.
Your site appeals to people who are interested in cats.
- Sizin mevkiniz kediden hoşlanan insanlara hitap ediyor.
A bookstore in that location wouldn't make enough money to survive.
- O mevkideki bir kitapçı hayatta kalmak için yeterli para para kazanmaz.
He was in the hot seat.
- O çok sorumlulukları olan önemli bir mevkideydi.
I've never flown first class.
- Ben hiç birinci mevkide uçmadım.