These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
My books are in Romanian; hers are in English.
- Benim kitaplarım Rumence, onunkiler ise İngilizce.
There are only books on the bookshelf.
- Kitaplıkta sadece kitaplar var.
There are still many stupid laws that are on the books.
- Kitaplarda hâlâ birçok aptalca yasalar var.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılırlar.
Tom has written a very good paper on the production of rubber.
- Tom lastik üretimi üzerine çok iyi bir kitap yazdı.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi çalışmalarından biridir.
This book counts among the best of his work.
- Bu kitap, onun çalışmalarının en iyileri arasında sayılır.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
I'm now busy writing a book.
- Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
- Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
I paid five dollars for the book.
- Kitap için beş dolar ödedim.
Tomorrow, I'll take the books to the library.
- Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.