intelligence, sense

listen to the pronunciation of intelligence, sense
Английский Язык - Турецкий язык
zeka, duyu
brains
{i} beyin

Tom, beyin fırtınası toplantısında şeytanın avukatı rolünü oynadı. - Tom played the role of devil's advocate at the brainstorming meeting.

Kendisi ülkemizin en iyi beyinlerinden biridir. - He is one of the best brains in our country.

brains
{i} akıl, zekâ
brains
{i} zekâ

Keşke Tom'un zekasına sahip olsam. - I wish I had Tom's brains.

brains
{i} kafa

O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor. - He's racking his brains about how to deal with the matter.

Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor. - Tom has been racking his brains for a solution to the problem.

Английский Язык - Английский Язык
{i} brains
intelligence, sense
Избранное