Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Tüm bu mallar ağır biçimde vergilendiriliyor.
- All these goods are heavily taxed.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Dün çok yağmur yağdı.
- It rained heavily yesterday.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
- It is raining heavily.
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates that his father smokes heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Tom şiddetle öksürmeye başladı ve onun sağlığı hakkında endişeliyim.
- Tom has started coughing heavily and I'm worried about his health.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
- No matter how heavily it snows, I have to leave.
he breathed heavily.