hızlandırıcı

listen to the pronunciation of hızlandırıcı
Турецкий язык - Английский Язык
accelerator

Sami was working on a particle accelerator. - Sami bir parçacık hızlandırıcı üzerinde çalışıyordu.

The Large Hadron Collider is the world's largest particle accelerator. - Büyük Hadron Çarpıştırıcısı dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısıdır.

speeder
catalyzer
accelerating
accelerating; accelerator
(İnşaat) catalyst
intensifier electrode
accelerans
acceleratory
hız
velocity

Light travels at a velocity of 186,000 miles per second. - Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.

The velocity of light is about 186,000 miles per second. - Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.

hız
speed

Ken was fined 7,000 yen for speeding. - Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.

In towns, speed is limited to 50 km/h. - Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.

hızlandırıcı elektrot
intensifier electrode
hızlandırıcı karışım
accelerating admixture
hızlandırıcı potansiyel
accelerating potential
hız
pace

Tom does things at his own pace. - Tom işleri kendi hızınızda yapar.

Tom needs a change of pace. - Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.

hız
{i} expedition
hız
{i} rate

I can type at a very fast rate. - Çok yüksek bir hızda daktilo ile yazabilirim.

His synchronizing rate left nothing to be desired. - Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.

hız
rush
hız
ratio

The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI. - Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.

hız
(Biyokimya) velecity
hız
(Meteoroloji) sayisal
hız
impetus
hız
celerity
hız
dispatch
hız
swiftness
hız
momentum
hız
speeds

A category 5 hurricane can reach speeds of about 155 miles per hour. - Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir.

In the future, humans will use spaceships to travel around the galaxy at speeds faster than light. - Gelecekte, insanlar ışıktan daha hızlı hızlarda galaksi etrafında seyahat etmek için uzay gemileri kullanacaktır.

hız
speeded
3 boyutlu hızlandırıcı
(Bilgisayar) 3d accelerator
adet hızlandırıcı
(Tıp) emmenagogue
basınçlı hızlandırıcı
intensifier
doğrusal hızlandırıcı
linear accelerator
esnek hızlandırıcı
(Ticaret) flexible accelerator
hız
momentum, impetus
hız
speed, velocity " sürat; impetus
hız
quickness
hız
enthusiasm, spiritedness, spirit, vigor, vitality, zest
hız
pelt
hız
bat

The battle quickly became fierce and bloody. - Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.

hız
raciness
hız
force, strength, power, violence: Rüzgârın hızı kesildi. The wind's died down
hız
tilt
hız
speed, rapidity, velocity
hız
career
hız
haste

Mary hastened back to her room. - Mary hızla odasına geri döndü.

The mistake hastened his retirement. - Hata onun emekliliğini hızlandırdı.

hız
speed , rate
hız
rapidness
hız
lick
hız
rapidity
hız
loudness
hız
range
iyon hızlandırıcı
ion accelerator
lineer hızlandırıcı
linear accelerator
priz hızlandırıcı
hardening accelerator
priz hızlandırıcı katkı
(İnşaat) set accelerating admixture
reaksiyon hızlandırıcı
reaction accelerator
tepkime hızlandırıcı
reaction accelerator
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение hızlandırıcı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

HIZ
(Osmanlı Dönemi) Sür'at, çabukluk.* Gayret, şevk
HIZ
(Osmanlı Dönemi) Fiz: Alınan yolun zamana oranı
Hız
şiddet
hız
Bir hareketten doğan güç, şiddet: "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı."- H. Taner. Çaba, güç, gayret, takat
hız
Çabukluk, sürat
hız
Çabukluk, sür'at
hız
Çaba, güç, gayret, takat
hız
Alınan yolun harcanan zamana oranı, sür'at
hız
Bir hareketten doğan güç, şiddet
hız
Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat: "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır."- F. R. Atay
hız
(Osmanlı Dönemi) sürat
hızlandırıcı
Избранное