The police restricted access to the road.
- Polis yola girişi kısıtladı.
She gave me access to her records.
- Bana kayıtlarına giriş izni verdi.
The newest version uses facial-recognition software to validate a login.
- Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
She posted an entry to the blog yesterday.
- Dün bloğa bir giriş postaladı.
The police found no sign of forced entry.
- Polis zorla giriş izi bulamadı.
The President's guards are stationed in front of the entrance.
- Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.
I must sit for the entrance examination next year.
- Ben gelecek yıl giriş sınavına katılmalıyım.
We gave them our input.
- Onlara bizim veri girişini verdik.
Thanks for your input.
- Veri girişin için teşekkürler.
If you combine them in this way, you get a 14 port USB hub.
- Bunları bu şekilde birleştirirsen; 14 girişli bir USB çoklayıcı elde edersin.
He passed the entrance examination.
- Giriş sınavını geçti.
He's studying hard so he can pass the entrance exam.
- Giriş sınavını geçebilsin diye, o sıkı çalışıyor.
Tom must've heard us enter.
- Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
We saw her enter the room.
- Onun odaya girişini gördüm.
Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.
- Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti.
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
Tom moved toward the doorway.
- Tom girişe doğru hareket etti.
The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
- Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
The admission is ten dollars a person.
- Giriş ücreti bir kişi için 10 dolardır.
You must pay the admission fee here.
- Buraya giriş ücreti ödemelisiniz.
I will meet you in the hotel foyer.
- Ben sizi otelin giriş salonunda karşılayacağım.
In the introduction, the author is stating as follows.
- Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
The introduction of the new tax is expected to affect the entire economy.
- Yeni vergi girişinin tüm ekonomiyi etkilemesi bekleniyor.
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
The man is checking in at a hotel.
- Adam bir otelde giriş yapıyor.
This is the main gate to their house.
- Onların evinin giriş kapısı burasıdır.
Admission is $30 at the gate.
- Giriş ücreti kapıda 30 dolar.
Tom paused in the doorway.
- Tom girişte durakladı.
Tom moved toward the doorway.
- Tom girişe doğru hareket etti.
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi giriş salonunda asın.
No admittance during the performance.
- Gösteri boyunca giriş izni yoktur.
A car was blocking the gateway.
- Bir araba giriş kapısını kapatıyordu.