geet

listen to the pronunciation of geet
Английский Язык - Турецкий язык

Определение geet в Английский Язык Турецкий язык словарь

great
{s} ulu

Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu. - Such international cooperation produced great results.

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım. - Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations.

great
muhteşem

Tom ekranda ne oynarsa oynasın, muhteşem görünüyor. - No matter what he plays on the screen, Tom looks great.

Tom gerçekten muhteşem zaman geçirdi. - Tom had a really great time.

great
büyük (derece/miktar)
great
dağlar kadar
great
hayvani
great
mühim
great
harika

İtalya'da yemekler harikaydı. - The food was great in Italy.

Sonunda harika bir çözüm buldum. - I finally came up with a great idea.

great
kocaman

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

great
koca

Cılız bir kıvılcım kocaman bir aleve dönüşebilir. - A tiny spark may become a great flame.

Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi. - Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.

great
önemli

Bu, çok önemli bir konu. - This is a matter of great importance.

Bu sorun çok önemlidir. - This matter is of great importance.

great
nefis
great
çok iyi

O kayakta çok iyidir. - She is great at skiing.

Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi. - We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.

great
müthiş

Avukatın müthiş profesyonel yeteneği sayesinde çok sayıda müvekkili var. - Because of his great professional skill, the lawyer has a large number of clients.

Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür. - Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils.

great
yetenekli

Senin harika yeteneğin var. Sen gerçekten yeteneklisin. - You have great talent. You are truly gifted.

great
{s} büyük

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır. - An integer is natural if and only if it is greater or equal to 0.

İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu. - England and Scotland were unified on May 1, 1707, to form the Kingdom of Great Britain.

great
{s} iyi

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız. - Bob and I are great friends.

Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir. - Great care has been taken to use only the finest ingredients.

Английский Язык - Английский Язык
very

An thor was this geet muckle bloke standin by the door!.

great
Jet
{i} jet, very hard form of coal used to make buttons and decorative items (Archaic)
geet
Избранное