gözetle

listen to the pronunciation of gözetle
Турецкий язык - Английский Язык
pry

I didn't want to pry. - Gözetlemek istemedim.

I'm sorry, I don't mean to pry. - Üzgünüm, ben gözetlemek istemiyorum.

{f} prying
{f} peep

Tom peeked out the peephole. - Tom gözetleme deliğinden dikizledi.

Tom looked through the peephole. - Tom gözetleme deliğinden baktı.

keep an eye on
kept an eye on
{f} monitor
gözetle, belirle, karar ver ve işlet
(Askeri) observe, orient, decide, act
gözetlemek
{f} peep
gözetlemek
peek
gözetlemek
spy out
gözetlemek
{f} pry

I didn't want to pry. - Gözetlemek istemedim.

I'm sorry, I don't mean to pry. - Üzgünüm, ben gözetlemek istemiyorum.

gözetlemek
observe secretly
gözetlemek
keep tabs on
gözetlemek
keep an eye on
gözetlemek
observe
gözetlemek
keep watch
gözetlemek
shadow
gözetlemek
{f} case
gözetlemek
spy

She's here to spy on us. - O bizi gözetlemek için burada.

The government wants to spy on us. - Hükümet bizi gözetlemek istiyor.

gözetlemek
spy upon
gözetlemek
to watch (someone, something) secretly, spy on; to peep at
gözetlemek
espy
gözetlemek
case the joint
gözetlemek
spy on

The government wants to spy on you. - Hükümet seni gözetlemek istiyor.

She's here to spy on us. - O bizi gözetlemek için burada.

gözetlemek
spy on smb
gözetlemek
pry into
gözetlemek
eye
gözetlemek
keep cave
gözetlemek
watch
gözetlemek
to observe secretly, to watch, to spy on
gözetlemek
pry about
gözetlemek
stand over
gözetlemek
sentinel
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение gözetle в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Gözetlemek
(Osmanlı Dönemi) İRSAD
gözetlemek
Birinin yaptıklarını belli etmeden izlemek: "Bitişik yalının taze gelini sabah işlerini görürken yan pencereden gözetlemek esaslı keyiflerimden biriydi."- R. H. Karay
gözetlemek
Birine veya bir şeye gizlice bakmak
gözetlemek
Birine veya bir şeye gizlice bakmak: "... yarı kanadı açık pencereden odanın içini gözetlediler."- P. Safa
gözetlemek
Birinin yaptıklarını belli etmeden izlemek
gözetle
Избранное