Şimdi bunun üzerinde düşünüyorum, bu biraz utandırıcı.
- Now that I think over it, it's somewhat embarrassing.
Sınav ortasında mideniz guruldarsa, bu oldukça utandırıcı bir durum olur.
- If your stomach growls in the middle of a test, that's pretty embarrassing.
Geçen hafta can sıkıcı bir şey oldu.
- Something embarrassing happened last week.
O gerçekten can sıkıcıydı.
- It was really embarrassing.
Tom Mary'yi utandırmak istemiyordu.
- Tom didn't want to embarrass Mary.
Kendimi utandırmak istemiyorum.
- I don't want to embarrass myself.
Seni rahatsız etmek istemiyorum.
- I don't want to embarrass you.
Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı.
- The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
Anne ve babasını can sıkıcı buluyor.
- She finds her parents embarrassing.
Sıkılman için bir neden yok. Telaffuzun genel olarak doğru.
- There's no reason to feel embarrassed. Your pronunciation is generally correct.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
- He noticed her embarrassment.
Tom, Mary'nin utanmayacağını düşünüyor.
- Tom thinks Mary won't be embarrassed.
Utanmayın. Olur böyle şeyler.
- Don't feel embarrassed. These things happen.
The crowd's laughter and jeers embarrassed him.
... earth. This is embarrassing. Because we now realize the most of the universe is dark ...
... embarrassing but I love it. ...