eğiş

listen to the pronunciation of eğiş
Турецкий язык - Английский Язык

Определение eğiş в Турецкий язык Английский Язык словарь

(Bilgisayar) skew
{f} tilt

Don't tilt your chair back. - Koltuğunu geriye eğme.

She stood silently, her head tilted slightly to one side. - Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.

incline

The agitator is inclined to exaggerate trivial matters. - Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.

He is inclined to get mad. - O, kızmaya eğilimlidir.

{f} leaning

The box is leaning to one side. - Kutu bir tarafa doğru eğik.

This house is leaning to one side. - Bu ev bir tarafa doğru eğiliyor.

{f} curve

Draw me the Pareto curve. - Bana Pareto eğrisini çiz.

The road curves gently toward the lake. - Yol göle doğru hafifçe eğilimlidir.

{f} hog
{f} tilted

She stood silently, her head tilted slightly to one side. - Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.

The spiral galaxy closest to our Milky Way galaxy is Andromeda. Andromeda is over 2 million light-years away. Its central bulge and spiral arms are tilted toward us at a 15 degree angle. - Samanyolu galaksimize en yakın sarmal gökada Andromeda'dır. Andromeda 2 milyondan fazla ışık yılı uzaklıktadır. Onun orta çıkıntısı ve spiral kolları 15 derecelik açıyla bize doğru eğiktir.

{f} curving
{f} inclined

The agitator is inclined to exaggerate trivial matters. - Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.

Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway. - Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.

curved
hunch
Турецкий язык - Турецкий язык
Ateş maşası
Maşa
Külü közle karaştıran saplı sac kürek
Eğme işi veya biçimi
Bıçak, orak gibi araçları bilemeye yarayan araç