The shop carried leather goods.
- Dükkân deri ürünler getirdi.
He buys and sells leather goods.
- O, deri eşyalar alır ve satar.
She is all skin and bone.
- O bir deri bir kemik.
The skin of animals is covered with hair.
- Hayvanların derisi kıllarla kaplı.
Tom fell into a deep sleep.
- Tom derin bir uykuya daldı.
She fell into a deep sleep.
- O, derin bir uykuya daldı.
Tom took off his leather jacket and sat down.
- Tom deri ceketini çıkardı ve oturdu.
Tom bought a leather jacket.
- Tom bir deri ceket aldı.
Tom made leather goods.
- Tom deri eşyalar yaptı.
He buys and sells leather goods.
- O, deri eşyalar alır ve satar.
Artificial leather can't compare with the real thing.
- Suni deri gerçeğiyle karşılaştırılamaz.