You are everything to me.
- Sen bana göre her şeysin.
She is senior to me by two years.
- O bana göre iki yıl kıdemli.
From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Bana göre, Avustralya, dünyanın en iyi ülkelerden biridir.
In my opinion, you're beautiful.
- Bana göre sen güzelsin.
In my opinion, French is a hard language to learn.
- Bana göre, Fransızca öğrenmek için zor bir dil.
In my opinion, it's not a good idea.
- Bana kalırsa, bu iyi bir fikir değil.
Tom can do whatever he likes as far as I'm concerned.
- Bana göre Tom hoşlandığı her şeyi yapabilir.
It's a bit strange as far as I'm concerned.
- Bana göre o biraz tuhaf.
I, for my part, don't care.
- Bana kalırsa, umurumda değil.
For my part, I don't like this picture.
- Bana kalırsa; bu resmi beğenmedim.
Please help me take this down.
- Lütfen bunu aşağı çekmek için bana yardım edin.
Help me! he repeated while waving his sabre.
- O, kılıcını sallarken bana yardım edin! diye tekrarladı.
I bought this book for myself, not for my wife.
- Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
For myself, I would like to take part in the game.
- Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
My opinion is similar to yours.
- Benim görüşüm seninkine benzer.
Tom is young, rich, spoiled and egocentric.
- Tom, genç, zengin, şımarık ve benmerkezcidir.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Benzene molecules are hexagonal in shape.
- Benzen molekülleri altıgen şeklindedirler.
Where do all these moles come from?
- Tüm bu benler nereden geliyor?
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.