He successfully realised his dream.
- O, hayalini başarılı bir biçimde gerçekleştirdi.
Tom successfully carried the state with nearly sixty percent of the total statewide vote.
- Tom başarılı bir biçimde tüm eyaletteki oyların yaklaşık yüzde sekseninin desteğini alacak duruma erişti.
They successfully completed their project together.