What she said was completely meaningless.
- Onun söylediği tamamen anlamsızdı.
YouTube videos are very meaningless.
- YouTube videoları çok anlamsız.
Fadil's senseless cruelty wasn't over.
- Fadıl'ın anlamsız zulmü bitmedi.
There are sentences whose translation into certain languages is senseless and, therefore, should be avoided.
- Muayyen dillere çevirisi anlamsız olan cümleler vardır ve bu yüzden, sakınılması gerekir.
Tom was talking nonsense.
- Tom anlamsız konuşuyordu.
It's nonsense to try that.
- Ona uğraşmak anlamsız.
I think my job is pointless.
- Sanırım işim anlamsız.
Life is cruel but not pointless.
- Hayat zalim; fakat anlamsız değil.
The price was absurdly high.
- Bedel anlamsız olarak yüksekti.
I'm so unimportant and insignificant.
- Ben çok önemsiz ve anlamsızım.
The foreigner answered with a long, incoherent sentence.
- Yabancı uzun, anlamsız bir cümle ile cevap verdi.
His face is always expressionless.
- Onun yüzü hep anlamsızdır.
My life would have been completely empty without you.
- Sen olmadan yaşamım tamamen anlamsız olurdu.
Do you feel that this lawsuit is frivolous?
- Bu davanın anlamsız olduğunu hissediyor musun?
His face is always expressionless.
- Onun yüzü hep anlamsızdır.
I am nervous in a sense.
- Ben bir anlamda asabiyim.
When I found my true identity, my life began to make sense.
- Gerçek kimliğini bulduğumda, hayatım bir anlam ifade etmeye başladı.
Her words were completely meaningless.
- Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
YouTube videos are very meaningless.
- YouTube videoları çok anlamsız.
Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
- Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
You have to read between the lines to know the true intention of the author.
- Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.
I don't understand what his intentions are.
- Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.
Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking.
- Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.
I tried to sound out his views.
- Onun görüşlerini anlamaya çalıştım.
Your thoughts are of no significance at all.
- Düşüncelerinizin hiçbir anlamı yok.
He seems to have missed the point.
- Konuyu anlamamış gibi görünüyor.
I think you've missed the point.
- Sanırım konuyu anlamadın.
You're arguing semantics.
- Anlambilim tartışıyorsunuz.
Amnesia means loss of memory.
- Amnezi, hafıza kaybı anlamına gelir.
What does this sign mean?
- Bu işaret ne anlama geliyor?
His explanation was too sketchy. I didn't understand it.
- Açıklaması çok baştan savmaydı. Onu anlamadım.
Tom didn't seem to understand your explanation.
- Tom açıklamanı anlamış gibi görünmüyordu.
Understanding one another is important.
- Birinin diğerini anlaması önemlidir.
The most important thing is that you understand me.
- En önemli şey beni anlaman.
I don't understand why you hang out with Tom all the time.
- Her zaman Tom'la niye takıldığını anlamıyorum.
I don't understand why you hang out with her all the time.
- Her zaman onunla niye takılıyorsun anlamıyorum.
Kelimelerin manası kontekste göre değişir.
- Kelimelerin anlamı içeriğe göre değişir.
Bu kelimenin manası nedir?
- Bu sözcüğün anlamı nedir?