an embodiment of sin; a very wicked person

listen to the pronunciation of an embodiment of sin; a very wicked person
Английский Язык - Турецкий язык

Определение an embodiment of sin; a very wicked person в Английский Язык Турецкий язык словарь

sin
günah

O günahının farkında değil. - She is unconscious of her sin.

Günah işlediğim için beni affet Tanrım. - Forgive me Father for I have sinned.

sin
büyük hata
sin
günaha girmek
sin
nefsine uymak
sin
{f} günah işle

Beni affedin, zira ben günah işledim. - Forgive me, for I have sinned.

Günah işlediğim için beni affet Tanrım. - Forgive me Father for I have sinned.

sin
kabahat
sin
suç

Singapur'da suçluları cezalandırmanın bir yolu da onları kırbaçlamaktır. - In Singapore, one way to punish criminals is to whip them.

Yüzüne bakılmayacak kadar suçlusun. - You're guilty as sin.

sin
günah işle(mek)
sin
live in sin nikahsız olarak karı koca hayatı yaşam
sin
günah i

Günah işlediğim için beni affet Tanrım. - Forgive me Father for I have sinned.

Beni affedin, zira ben günah işledim. - Forgive me, for I have sinned.

sin
besetting sin insanların daima işlemeye meyilli oldukları günah
sin
{i} büyük hata: It's a sin for you to throw that bread away! O ekmeği atma, günah!
sin
affolunmaz günah
sin
sin offering günahların affedilmesi için sunulan şey
sin
{f} suç işlemek
sin
(fiil) günah işlemek, suç işlemek
sin
deadly sin büyük günah
Английский Язык - Английский Язык
sin
an embodiment of sin; a very wicked person

    Расстановка переносов

    an em·bo·di·ment of sin; a ve·ry wick·ed per·son

    Произношение

Избранное