a charge or other process in a law court

listen to the pronunciation of a charge or other process in a law court
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a charge or other process in a law court в Английский Язык Турецкий язык словарь

action
{i} eylem

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

Meksika ordusu eylem tehdidinde bulundu. - The Mexican army threatened action.

action
{i} etki

Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir. - Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.

Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir. - The invasion of other countries is a shameful action.

action
{i} çarpışma
action
is
action
inandırıcı
action
(Avcılık) mekanizma
action
(Muzik) tel yüksekliği
action
savaş

Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı. - Tom began to experience remorse for his actions during the war.

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

action
askeri harekât
action
hareket biçimi
action
davranış

Kendimizi niyetimizle başkalarını ise davranışlarıyla yargılarız. - We judge ourselves by our intentions and others by their actions.

Onun davranışları beni rahatsız ediyor. - Her actions disturb me.

action
hareket

Tokyo harekete geçmede boşa zaman geçirmedi. - Tokyo wasted no time in taking action.

Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir. - AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.

action
kuvvet
action
{i} dava

Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı. - The actions she took were too careless, and she was left defenseless.

action
{i} çalışma
action
{i} olayların gelişimi
action
{i} amel
action
işlem

Başka bir işlem yapılmayacaktır. - No further action will be taken.

Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı. - Layla launched a legal action to gain custody of her three children.

action
(Avrupa Birliği) eylem;dava; davranış;tutum
Английский Язык - Английский Язык
action
a charge or other process in a law court

    Расстановка переносов

    a charge or oth·er proc·ess in a law Court

    Турецкое произношение

    ı çärc ır ʌdhır prôses în ı lô kôrt

    Произношение

    /ə ˈʧärʤ ər ˈəᴛʜər ˈprôˌses ən ə ˈlô ˈkôrt/ /ə ˈʧɑːrʤ ɜr ˈʌðɜr ˈprɔːˌsɛs ɪn ə ˈlɔː ˈkɔːrt/
Избранное