örnekle

listen to the pronunciation of örnekle
Турецкий язык - Английский Язык
{f} sample

Would you show us some samples of your work? - Bize çalışmalarınızdan bazı örnekler gösterir misiniz?

He asked for samples of picture postcards. - O, resim kartpostalların örneklerini istedi.

{f} sampling

In this semester, students study and apply statistical sampling techniques. - Bu dönem, öğrenciler istatistiksel örnekleme tekniklerini okuyacaklar ve uygulayacaklar.

I wasn't afraid of the blood sampling at all. - Kan örneklemesinden hiç korkmuyordum.

exemplify

I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean. - Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.

örnek
specimen

These specimens are divided into several categories. - Bu örnekler birkaç kategoriye ayrılır.

This is a very rare specimen. - Bu çok nadir bir örnektir.

örnek
instance

I can give you several instances. - Sana birkaç örnek verebilirim.

However, there are instances in history where entire peoples were successfully exterminated. - Buna rağmen,tarihte tüm insanların başarılı bir şekilde yok edildiğine dair örnekler var.

örnek
{i} example

Twitter is a good example of absurdity. - Twitter, saçmalıklara iyi bir örnektir.

Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat. - Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.

örnek
sample

This is a free sample. - Bu ücretsiz bir örnektir.

Would you like a free sample? - Ücretsiz bir örnek ister misin?

örnekle açıklamak
demonstrate
örnek
pattern
örnek
{i} lead

We should lead by example. - Örnek olarak liderlik etmeliyiz.

örnek
type

The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected. - Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.

örnek
representative

Tom has always favored representative government. - Tom her zaman örnek bir hükümete olumlu baktı.

örnek
reference
örnek
specimen, sample; model, type, pattern; copy; example; exemplary; typical
örnek
exemplary

Tom is an exemplary husband. - Tom örnek bir kocadır.

Tom is doing an exemplary job. - Tom örnek bir iş yapıyor.

örneklemek
to give an example of (something), illustrate
örneklemek
to give an example of, to exemplify
örneklemek
{f} illustrate
örnek
duplication
örnek
test sample
örnek
(Matematik) dampness
örnek
exempli

I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean. - Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.

örnek
mockup
örnek
(Bilgisayar) instances of
örnek
sample case
örnek
ensample
örnek
archetypal
örnek
(Ticaret) representative sample
örnek
templet
örnek
test piece
örnek
test specimen
örneklemek
{f} exemplify
örnek
paradigm
örnek
exemplar

Tom is doing an exemplary job. - Tom örnek bir iş yapıyor.

Tom is an exemplary husband. - Tom örnek bir kocadır.

örnek
norm
örnek
parallel
örnek
quintessence
örnek
exemplification
örneklemek
sample
örnek
e.g. (exempli gratia)
örnek
follow the example
örnek
to sample
örnek
version
örnek
like, equal, counterpart
örnek
example, illustration; precedent
örnek
object lesson
örnek
precedent
örnek
model, exemplary
örnek
sample , example
örnek
guide
örnek
sampling

In this semester, students study and apply statistical sampling techniques. - Bu dönem, öğrenciler istatistiksel örnekleme tekniklerini okuyacaklar ve uygulayacaklar.

Here is a sampling of today's program. - İşte bugünün programı hakkında bir örnek.

örnek
type specimen
örnek
trial
örnek
(ideal) model, example, exemplar
örnek
specimen, sample
örnek
model

Mary has always been a model student. - Meryem her zaman örnek bir öğrenci oldu.

He has become a role model for his younger stepbrother. - Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.

örnek
illustration
örnek
copy
örnek
{i} piece
örnek
{i} master
örnek
essay
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение örnekle в Турецкий язык Турецкий язык словарь

örnek
En iyi biçimde olan: "Bir dâhinin, olağanüstü bir adamın, örnek bir hoca olmamasını doğal karşılamalı."- H. Taner
örnek
Göstermelik: "Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi."- M. Ş. Esendal
örnek
Bir şeyin benzeri, tıpkısı, misil
Örnek
emsal
Örnek
numune
örnek
Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model: "Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır."- F. R. Atay
örnek
Bir bütünün niteliğini anlatmak için bütünden ayrılarak verilen küçük parça, göstermelik, numune
örnek
Benzeri yapılacak olan; benzetilmek istenen şey, model
örnek
Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal
örnek
Bir şeyin benzeri ya da tıpkısı
örnek
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey: "Örnek aransa, öyle sanıyorum ki, bizimkinden âlâsı bulunmaz."- H. Taner
örnek
En iyi biçimde olan
örnek
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey
örnek
mustara
örnek
nümudar
örnek
nümune
örnek
mostra
örnek
(Osmanlı Dönemi) enmûzec
örneklemek
Örnek vermek