öğrencilik

listen to the pronunciation of öğrencilik
Турецкий язык - Английский Язык
being a student
discipleship
pupilage
studentship
studentship, being a student
pupillage
öğrenci
pupil

There are 40 pupils in this class. - Bu sınıfta kırk öğrenci var.

The pupil was half asleep in class. - Öğrenci sınıfta uyukluyordu.

öğrenci
student

The students' lunch period is from twelve to one. - Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.

Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it. - Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

öğrencilik devresinde
in leading reins
öğrencilik devresinde
in leading strings
öğrencilik dönemi
pupilage
öğrencilik günleri
student days
öğrenci
students

Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it. - Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

The students' lunch period is from twelve to one. - Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.

öğrenci
disciple
öğrenci
(kız) schoolgirl
öğrenci
learner

Educators should respect learners' mother tongue. - Eğitimciler öğrencilerin ana diline saygı göstermeliler.

You are a fast learner. - Sen hızlı bir öğrencisin.

öğrenci
student, pupil; (kız) schoolgirl; (erkek) schoolboy; (askeri) cadet
öğrenci
pupilary
öğrenci
{s} pupillary
öğrenci
tutee
öğrenci
seminarist
öğrenci
{i} scholar

Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University. - Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.

This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year. - Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.

öğrenci
dayboy
öğrenci
(erkek) schoolboy
öğrenci
schoolboy

Tom was as excited as a schoolboy. - Tom bir öğrenci gibi heyecanlıydı.

Today schoolboys are more naughty than earlier. - Bugünkü erkek öğrenciler daha öncekilerden daha yaramazdırlar.

öğrenci
schoolgirl

Tom blushed like a schoolgirl. - Tom bir kız öğrenci gibi kızardı.

Tom giggled like a schoolgirl. - Tom bir kız öğrenci gibi kıkırdadı.

öğrenci
trainee
Турецкий язык - Турецкий язык
Öğrenci olma durumu, talebelik: "Alamanya'daki öğrenciliğim Hitler'in iktidar yıllarına rastlar."- H. Taner
Öğrenci olma durumu, talebelik
talebelik
Öğrenci
(Hukuk) ŞAKİRT
Öğrenci
tilmiz
Öğrenci
okul çocuğu
Öğrenci
talebe

Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı. - Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı.

Toplam olarak takribî bin talebe var. - Toplam olarak yaklaşık bin öğrenci var.

öğrenci
Bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse
öğrenci
Özel ders alan kimse
öğrenci
Öğrenim görmek amacıyla herhangi bir öğretim kurumunda okuyan kimse, talebe, şakirt
öğrenci
tilmi