Half of the apple was rotten.
- Elmanın yarısı çürümüştü.
This food smells rotten.
- Bu gıda çürük kokuyor.
This food smells rotten.
- Bu gıda çürük kokuyor.
Tom asked Mary to throw the rotten apple into the garbage.
- Tom Mary'nin çürük elmayı çöpe atmasını rica etti.
It smells like something's rotting.
- Bu bir şeyin çürümesi gibi kokuyor.
A stench emanated from the rotting corpses.
- Çürüyen cesetlerden pis bir koku yayıldı.
The scientific truth of evolution is so overwhelmingly established, that it is virtually impossible to refute.
- Evrimin bilimsel gerçeği o kadar büyük bir çoğunlukla kuruldu ki onu çürütmek neredeyse imkansızdır.
I don't want to refute this outworn idea.
- Bu çağ dışı fikri çürütmek istemiyorum.
Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havalarda hızla çürür.
Fruits decay in the sun.
- Meyveler güneşte çürür.