Bütün dünya pervasızlıktan nefret eder.
- The entire world hates recklessness.
Tom umursamaz, değil mi?
- Tom is reckless, isn't he?
Tom çok umursamaz, değil mi?
- Tom is very reckless, isn't he?
Benim oğlum şimdi bir asi yaşta görünüyor ve pervasızca bize karşı çıkıyor.
- It seems that my son is now at a rebellious age and recklessly opposes us.
Pervasız sürüşten dolayı onun ehliyeti alındı.
- He had his license taken away because of reckless driving.
Polis Tom'a dikkatsiz sürüşü için trafik cezası kesti.
- The policeman gave Tom a ticket for reckless driving.
Tom dikkatsiz bir sürücü.
- Tom is a reckless driver.