You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
Do you want to share my dessert with me?
- Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
He had to share the hotel room with a stranger.
- Bir yabancı ile otel odasını paylaşmak zorunda kaldı.
Do you want to share my dessert with me?
- Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?
Fadil was making an effort to share Layla's passions.
- Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.
Let's agree to share in the profits.
- Karı paylaşmada anlaşalım.
You have to share the cake equally.
- Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
I shared my room with sysko.
- Ben odamı sysko ile paylaştım.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Nakido is a file sharing platform.
- Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
We're sharing your work.
- Biz işini paylaşıyoruz.
I share the room with my sister.
- Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
- Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
Would you mind sharing your table?
- Masanı paylaşmamın sakıncası var mı?