Today is our day to shine.
- Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
My father polished his car till it shone.
- Babam parlayıncaya kadar arabasını cilaladı.
After the death of Caesar, a comet shone for seven days.
- Sezar'ın ölümünden sonra, bir kuyruklu yıldız yedi gün boyunca parladı.
There's no way to polish a hedgehog.
- Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
Tom asked me to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
Susan shined your father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
Give my shoes a good shine.
- Ayakkabılarımı iyice parlat.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
That blue-white shining star is Sirius.
- O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
The moon is shining brightly tonight.
- Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor.
Today is our day to shine.
- Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.