oyunu

listen to the pronunciation of oyunu
Türkçe - İngilizce

oyunu teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

oyun
{i} game

Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it. - Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

Football is an old game. - Futbol eski bir oyundur.

oyun
play

The playground is divided into three areas by white lines. - Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

Daddy, may I go out and play? - Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?

oyunu kullanmak
poll
oyunu sahneye koymak
mount a production of
oyunu yeniden başlat
(Bilgisayar) restart game
oyunu özelleştir
(Bilgisayar) customize game
oyunu başlatmak
kick off
oyunu bitirmek
draw the stumps
oyunu iptal etmek
call the game off
oyunu kurallarına göre oynamak
play fair
oyunu oynayan
(briç) declarer
oyunu seç
(Bilgisayar) select game
oyunu soğutmak
(Spor) slow down the tempo
oyunu yöneten kimse
caller
oyunu yöneten oyuncu
quarterback
oynama (oyunu)
performance
oynamak (oyunu)
put on
top oyunu
ball

I hope today's ball game won't be canceled. - Bugünkü top oyununun iptal edilmeyeceğini umuyorum.

We'll likely go to the ball game tomorrow. - Yarın muhtemelen top oyununa gideceğiz.

bilgisayar oyunu
video game
oyun
performance

The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field. - Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.

The game's outcome hangs on his performance. - Oyunun sonucu onun performansına bağlı.

oyun
{i} act

Not everyone thought she was a great actress. - Herkes onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyordu.

I don't think he's a great actor. - Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.

bozyap (oyunu)
jigsaw puzzle
kelime oyunu
play on words
kelime oyunu
equivoke
kelime oyunu
equivoque
oyun
hoax

I believe it's all a hoax. - Bunun hepsinin bir oyun olduğuna inanıyorum.

oyun
stage play
oyun
trick

Jack played a dirty trick on me. - Jack bana kirli bir oyun oynadı.

It is no use trying to play a trick on me. - Bana oyun oynamaya çalışmanızın faydası yok.

oyun
acting

Her acting is on the level of a professional. - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

Tom got an acting job in Hollywood. - Tom Hollywood'ta bir oyunculuk işi aldı.

oyun
canard
oyun
{i} playing

The baby is playing with some toys. - Bebek bazı oyuncaklar ile oynuyor.

Just then, the workers in the park brought over some small playing cards. - Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.

sessiz sinema oyunu
charade

Tom isn't good at playing charades. - Tom sessiz sinema oyunu oynamada iyi değil.

borsa oyunu
(Ticaret) speculate
bozyap (oyunu)
jigsaw
dama oyunu
draught
domino oyunu
domino
domino oyunu
dominos
halat çekme oyunu
tug of war
halka oyunu
quoits
kukla oyunu
(Sanat) guignol
kumar oyunu
game of chance
misket oyunu
marbles
oyun
pretense
oyun
piece

Climbing that mountain was a piece of cake. - O dağa tırmanmak çok oyuncağıydı.

oyun
representment
oyun
wiles
oyun
jeu (fr)
oyun
presentation
oyun
intrigue
oyun
dalliances
oyun
sham
sahne oyunu
(Tiyatro) play
sahneye koymak (oyunu)
produce
sahneye koymak (oyunu)
put on
sek sek oyunu
hopscotch
strateji oyunu
(Bilgisayar) strategy game
video oyunu
videogame
vist bir iskambil oyunu
whist
yirmi bir oyunu
blackjack
yönetim oyunu
management game
çocuk oyunu
(Eğitim,Tiyatro) children's play
çocuk oyunu
(Tiyatro) children's game
oyun
spectacle
oyun
representation
oyun
sell

The toy seller was very friendly. - Oyuncak satıcısı çok samimiydi.

That toy is selling like hot cakes. - O oyuncak çok satılıyor.

oyun
prank

Stop playing pranks on me! - Bana oyun oynamayı kes!

oyun
ruse
oyun
artifice
oyun
show

The Comédie Française is the theater that shows Molière's plays. - Comédie Française, Molière'in oyunlarını gösteren tiyatrodur.

He showed me the manuscript of his new play. - O, yeni oyununun el yazmasını bana gösterdi.

oyun
dodge
Oyun
gameplay
bilgisayar oyunu
(Bilgisayar) Computer game
cirit oyunu
dart game
evcilik oyunu
playing house games
halk oyunu
folk dance

He knows many folk dances. - O birçok halk oyunu biliyor.

kağıt oyunu
card game
kelime oyunu
a play on words, pun
oyun
playgrounds
oyun
gamers
oyun
diversion
takım oyunu
team play
Harp Oyunu, Simülasyon ve Harekat Başkanı Yardımcısı
(Askeri) Deputy Director for Wargaming, Simulation, and Operations
Karagöz oyunu
Turkish shadow show
Milli Harp Oyunu Sistemi
(Askeri) National Wargaming System
OYUN
(Askeri) gaming
aldatmacalı üç kabuk oyunu
shell game
alicengiz oyunu
{k} a dirty trick
alicengiz oyunu
dirty trick
aralık oyunu
a small performance given between two acts of a play
at üstünde mızrak oyunu ile ilgili
tilting
at üzerinde mızrak oyunu
tilt
açık havada oynanan dokuz kuka oyunu
bowls
aşık oyunu
knucklebones
aşık oyunu
dib
benzetim oyunu
simulation game
beysbol oyunu
(Spor) baseball game
beysbole benzer top oyunu
softball
beysbole benzeyen bir top oyunu
rounders
beş taş oyunu
jacks
bilya oyunu
marbles
bilye oyunu
taw
bingo oyunu
bingo
bir iskambil oyunu
faro
bir kâğıt oyunu
euchre
bir kâğıt oyunu
omber
bir kâğıt oyunu
beggar my neighbor
bir kâğıt oyunu
ombre
bir tür iskambil oyunu
piquet
bir tür iskambil oyunu
cribbage
bir tür kriket oyunu
tip and run
bir tür top oyunu
pushball
borsa oyunu
agiotage
borsa oyunu
speculation
borsa oyunu ile ilgili
(Ticaret) speculative
cesaret yoklama oyunu
chicken
dama oyunu
checker

They were playing a game of checkers. - Dama oyunu oynuyorlardı.

Do you have time for a quick game of checkers? - Hızlı bir dama oyunu için vaktiniz var mı?

dama oyunu
chequer
dart oyunu
dart

How about a game of darts? - Bir dart oyununa ne dersin?

dart oyunu
darts

How about a game of darts? - Bir dart oyununa ne dersin?

detektif oyunu
(Tiyatro) detective play
dilsiz oyunu oynamak
mum
disk iteleme oyunu
shuffleboard
disk iteleme oyunu tahtası
shuffleboard
dokuz kuka oyunu
bowl
dokuz kuka oyunu
ninepins
dokuz kuka oyunu
bowling
dokuz kuka oyunu
skittles
domino oyunu
dominoes

I saw Tom and Mary playing a game of dominoes. - Tom ve Mary'nin domino oyunu oynadığını gördüm.

elim sende oyunu
touch
elim sende oyunu
tag
eşek oyunu
horseplay
fincan oyunu parlor game
in which a ring is hidden under one of a number of inverted cups
futbol oyunu
football play
gece oyunu
(Tiyatro) evening performance
golf oyunu
golf game
gölge oyunu
shadow play
gölge oyunu
galanty show
gölge oyunu shadow play, shadow show
(with flat figures or puppets)
görüntü oyunu ile ilgili
phantasmagoric
halka atma oyunu
quoits
halka oyunu
round dance
hava oyunu
futures, speculative trading in futures
hayal oyunu
fantasy game
hayal oyunu
shadow show, shadow play
hokey benzeri top oyunu
lacrosse
iki veya beş kişiyle oynanan top oyunu
fives
ingiliz ara oyunu
english interludes
iskambil oyunu
card game
iskambil oyunu
cayenne
kaşık oyunu
folk dance performed while beating time with wooden spoons
kelime oyunu
pun

What's your favorite pun? - En sevdiğin kelime oyunu nedir?

kelime oyunu
wordplay
kelime oyunu
equivocation
kelime oyunu
quibble

Let's not quibble over trivial matters. - Önemsiz konularda kelime oyunu yapmayalım.

kelime oyunu
crank
kelime oyunu
pun, wordplay, play on words
kelime oyunu yapan kimse
punster
kelime oyunu yapmak
quibble
kelime oyunu yapmak
pun
kelime oyunu yapmak
equivocate
kiy oyunu
ninepins
kiy oyunu
tenpin
korku oyunu
(Tıp) horror play
kredili borsa oyunu
(Ticaret) margin trading
kukla oyunu
puppet show
kukla oyunu
puppet play
kumar oyunu
1. game of chance. 2. a risky business, a dangerous enterprise
kâğıdı dağıtana karşı oynanan kâğıt oyunu
faro
kâğıt oyunu
card game
kâğıt oyunu
game of cards
köşe kapmaca oyunu
puss in the corner
kılıç kalkan oyunu
a Turkish folk dance performed with a shield and a sword
kılıç oyunu
swordplay
makara oyunu
diabolo
mikado oyunu
jackstraws
mikado oyunu
spillikin
mikado oyunu
jackstraw
misket oyunu
taw
misket oyunu oynama
tawing
mutluluk oyunu
glad game
mutluluk oyunu oynamak
(Konuşma Dili) count one's blessings
okuma oyunu
(Tiyatro) closet drama
oyun
device
oyun
wheeze
oyun
sport
oyun
presentment
oyun
dance, folk dance
oyun
play, theatrical presentation
oyun
dance

He knows many folk dances. - O birçok halk oyunu biliyor.

oyun
trick, ruse
oyun
frolic
oyun
game; play, performance; drama; dance; trick, ruse, game, hoax, prank
oyun
wrestling a movement designed to throw one's opponent off guard
oyun
gull
oyun
stratsgem
oyun
pelota
oyun
rounders
oyun
chouse
oyun
double

I enjoy playing doubles with Tom. - Tom'la teniste çiftli oyun oynamaktan hoşlanıyorum.

oyun
gouge
oyun
flimflam
oyun
ludo
oyun
practice

Tom hurt his left knee during practice, so John had to play the game in his place. - Tom uygulama sırasında sol dizini incitti, bu yüzden John oyunu yerinde oynamak zorunda kaldı.

oyun
cheat
oyun
gambol
oyun
stratagem
oyun
dalliance
palyaço oyunu
harlequinade
parmakla disk atma oyunu
tiddly winks
parti oyunu
party game
perde arası oyunu
intermezzo
piyasa oyunu
(Ticaret) market rigging
poker oyunu
poker game

I won this guitar in a poker game three weeks ago in Boston. - Üç hafta önce Boston'da bir poker oyununda bu gitarı kazandım.

projektör ile yapılan görüntü oyunu
phantasmagoria
radyo oyunu
radio play
satranç oyunu
game of chess
savaş oyunu
war game
sevişme sonrası aşk oyunu
afterplay
sözcük oyunu
pun

That pun is terrible. - O sözcük oyunu müthiştir.

That is a very bad pun. - O çok kötü bir sözcük oyunu.

sözcük oyunu yapmak
to pun
Türkçe - Türkçe

oyunu teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Oyun
(Osmanlı Dönemi) DÜABE
Oyun
baziçe
Oyun
(Osmanlı Dönemi) LAG
Oyun
lub
Oyun
(Osmanlı Dönemi) DEYDENUN
Oyun
(Osmanlı Dönemi) ŞEMA'
aralık oyunu
Tiyatroda iki perde arasında yapılan koro, bale, monolog gibi eğlendirici oyun
ayak oyunu
Hile
borsa oyunu
Borsada oynanan hava oyunu
cemal oyunu
Köylerde tohumun toprağa atıldığı ilk gün veya hasat sonunda oynanan tiyatro oyunu
cirit oyunu
Cirit
fincan oyunu
Fincanların altına yüzük saklayarak oynanan bir oyun
gölge oyunu
Geriden ışıkla aydınlatılmış bir perde arkasında hareket ettirilen resimlerin gölgelerinden yararlanılarak oynatılan oyun
hava oyunu
Bir mal fiyatının yükseleceği umuduyla o maldan, sözde ileride teslim alınmak üzere, bir parti satın almak ve vakti gelince bu malın değerine göre fiyat farkını satıcıdan almak veya ödemek şeklinde girişilen bir çeşit talih oyunu
hayal oyunu
Karagöz oyunu
kağıt oyunu
İskambil kâğıdı ile oynanan oyun
kaşık oyunu
Yurdumuzun birçok bölgesinde, parmaklar arasına sıkıştırılmış tahta kaşıklar ile şıkırdatılarak çok hareketli bir biçimde oynanan halk oyunu
kelime oyunu
Sözlerin çok anlamlı olmasından veya benzerliklerinden yararlanarak yapılan nükte veya aykırı anlamlandırma
kelime oyunu
İki veya daha çok kişinin her defasında bir harf ekleyerek anlamlı kelime oluşturma oyunu
kukla oyunu
Yapma bebeklerin alttan el sokularak veya başka yollarla hareketlendirilerek oynatıldığı oyun, gösteri
köy oyunu
Kırsal kesimde köylülerin hazırlayıp sunduğu seyirlik oyun
kılıç oyunu
Dürtücü kılıç, kesici kılıç ve delici kılıç adı verilen silâhlarla yapılan spor, eskrim
lades oyunu
Lâdes
misket oyunu
Bilyelerle oynanan oyun
orta oyunu
Sahne, perde, dekor, suflör kullanmadan, halkın ortasında oynanan Türk halk tiyatrosu
oyun
Şaşkınlık uyandırıcı hüner
oyun
Teniste taraflardan birinin dört sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç
oyun
Hasmını yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket
oyun
Kumar
oyun
Taraflardan birinin dört sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç
oyun
Hile, düzen, desise, entrika
oyun
Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi
oyun
Sahne veya mikrofonda oynamak için hazırlanmış eser, temsil, piyes
oyun
Güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket
oyun
Hile, düzen, desise, entrika: "Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir."- H. Taner
oyun
Eski Türkler'de şaman, baksı, kam, ozan gibi adlar verilen büyücü-şairler için kullanılan bir başka sözcük
oyun
Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence
oyun
Kumar: "Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar."- P. Safa. Şaşkınlık uyandırıcı hüner
oyun
Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma
oyun
Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü: "Büyük annem yeni dansları eski kabakçı Arapların oyunu kadar bile güzel bulmuyor."- H. E. Adıvar
oyun
Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü
oyun
Oğuz Atay'ın yarattığı, yazınsal karakterlerin genel davranış biçimi
peri oyunu
Olağanüstü unsurlara ve büyüye ağırlık veren bir tür sahne eseri
radyo oyunu
Radyoda seslendirilmek üzere yazılan oyun, radyofonik piyes
takım oyunu
Bir işi paylaşarak ve ortaklaşa yapmak
takım oyunu
Oyuncuları belli sayıda olan takımlarla yapılan spor türü
televizyon oyunu
Televizyon için yapılmış film
yumruk oyunu
Boks
yüzük oyunu
Fincanlar altına yüzük saklayarak oynanılan bir oyun
çocuk oyunu
Basit ve sıradan bir olay veya durumun olmadığını ifade etmek için söylenir
çocuk oyunu
Çocukların oynadığı oyun
oyunu