God save this state and this honorable court.
- Allah bu devleti ve bu onurlu mahkemeyi korusun.
You should do the honorable thing and resign.
- Onurlu bir şey yapmalısın ve istifa etmelisin.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
Tom looks very dignified.
- Tom çok onurlu görünüyor.
Will you explain what the trouble is? asked Anne, in her most dignified manner.
- Anne, en onurlu tavrıyla Sorunun ne olduğunu açıklar mısın? diye sordu.
I know Tom was truly honored.
- Tom'un gerçekten onurlu olduğunu biliyorum.
I know Tom was truly honored.
- Tom'un çok onurlu olduğunu biliyorum.
There is honor among thieves.
- Hırsızlar arasında onur vardır.
Honor has not to be won; it must only not be lost.
- Onur kazanılmamalı; o sadece kaybedilmemeli.
You must avoid misbehaving in order to be a honourable person.
- Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.
To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?
- Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?
This is the word to regain our dignity.
- Bu, onurumuzu tekrar kazanmak için kelimedir.
There's nothing any of us can do for Tom now except let him die with dignity.
- Onuruyla ölmesine izin vermek dışında, Tom için artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok.