mutfak

listen to the pronunciation of mutfak
Türkçe - İngilizce
{i} kitchen

Why is my dad in the kitchen? - Babam neden mutfakta?

Chase the cat from the kitchen. - Mutfaktan kediyi çıkart.

cuisine

Are there any types of cuisine or restaurants that you could recommend? - Tavsiye edebileceğin mutfak ya da restoran türleri var mıdır?

Tamarind is popular in many South Asian and Central American cuisines. - Demirhindi, birçok Güney Asya ve Orta Amerika mutfaklarında popüler.

gastronomy
kitchen; cuisine; culinary
cooking

My sister is cooking in the kitchen. - Kız kardeşim mutfakta yemek pişiriyor.

Tom could smell breakfast cooking in the kitchen. - Tom mutfakta pişen yemeğin kokusunu alabiliyordu.

(Gıda) cookery
kitchen compartment
cookhouse
kıtchen
mutfak aleti
kitchen appliance
mutfak aletleri
kitchen utensils
mutfak dolabı
kitchen cupboard
mutfak dolapları
kitchen cupboards
mutfak ekipmanı
kitchen equipment
mutfak eşyası
kitchen utensil
mutfak havlusu
(Tekstil) kitchen towel
mutfak işçisi
(Turizm) kitchen worker
mutfak mobilyası
kitchen furniture
mutfak sehpası
andiron
mutfak sobası
kitchen stove
mutfak tartısı
kitchen scales
mutfak tezgahı
(İnşaat) kitchen top
mutfak önlüğü
(Tekstil) kitchen apron
mutfak şefi
cuisine chief
mutfak robotu
Food processor
mutfak tezgahı
Counter
mutfak tezgâhı
counter top
mutfak (gemi/tren)
caboose
mutfak aletleri
cooking utensils
mutfak artıkları
pigwash
mutfak artıkları
pigswill
mutfak artıkları
swill
mutfak artığı
wash
mutfak artığı
draff
mutfak artığı unu
(Gıda) kitchen leftover meal
mutfak atıkları
kitchen waste
mutfak eldiveni
kitchen glove
mutfak eşyaları
utensils

Food and utensils are stored in kitchen cabinets. - Gıda ve mutfak eşyaları mutfak dolaplarında saklanır.

mutfak gereçleri
kitchenware
mutfak görevlisi
(Askeri) mess attendant
mutfak görevlisi
(Askeri) mess orderly
mutfak hizmetçisi
kitchenmaid
mutfak ile ilgili
culinary
mutfak kamyonu
(Askeri) kitchen truck
mutfak katı
kitchen story
mutfak malzemesi
kitchen utensil
mutfak masası
kitchen table

Tom laid his keys on the kitchen table. - Tom anahtarlarını mutfak masasına koydu.

Tom sat alone at the kitchen table, drinking a cup of coffee. - Tom bir fincan kahve içerken mutfak masasında yalnız oturuyordu.

mutfak merdiveni
kitchen ladder
mutfak servisi
(Havacılık) galley service
mutfak sobası
kitchener
mutfak takımı
set of kitchen utensils
mutfak takımı
(Gıda) cooking utensil
mutfak takımı
holloware
mutfak takımı
hollowware
mutfak teçhizatı
(Askeri) catering equipment
mutfak yapısı
(Gıda) cookhouse
mutfak zemini
(İnşaat) kitchen floor
mutfak çöpü
kitchenmidden
mutfak önlüğü
bib
merkezi mutfak
central kitchen
mutfak dolabı
kitchen cabinet
küçük mutfak
kitchenette
seyyar mutfak
rolling kitchen
toplu yemek pişirilen mutfak
cook house
mutfak