money that is owed by a borrower when library items are not returned on time

listen to the pronunciation of money that is owed by a borrower when library items are not returned on time
İngilizce - Türkçe

money that is owed by a borrower when library items are not returned on time teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fine
kıyak
fine
yolunda

Seni temin ederim, her şey yolunda. - I assure you, everything's fine.

Sanırım her şey yolunda. - I think everything's fine.

fine
{f} açılmak
fine
sağlıklı

Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir. - A healthy curiosity is truly a fine thing.

Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu. - She gave birth to a fine healthy baby.

fine
kırıntılar halinde
fine
ince ince

Bayırturpunu soy ve ince ince doğra. - Peel and finely chop the horseradish.

fine
rahat

Rahatla, iyi gidiyorsun. - Relax, you're doing fine.

fine
(Mühendislik) ince

Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır. - There's a fine line between genius and insanity.

O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı. - She was a girl with finely chiseled features.

fine
çok ince

Bu kahveyi çok ince öğüt. - Grind this coffee very fine.

fine
(fiil) berraklaştırmak, arıtmak, açılmak, berraklaşmak, para cezası vermek
fine
{s} âlâ, mükemmel, üstün
fine
(İnşaat) güzel, ince
fine
çokiyi bir şekil
fine
ucu ucuna
fine
som
fine
(isim) ceza, para cezası
fine
incecik
fine
(zarf) güzel, hoş, iyi, incecik, ucu ucuna
fine
{f} berraklaşmak
fine
{f} berraklaştırmak
İngilizce - İngilizce
fine
money that is owed by a borrower when library items are not returned on time

    Heceleme

    mon·ey that I·s owed by a bor·row·er when li·bra·ry items are not returned on time

    Türkçe nasıl söylenir

    mʌni dhıt îz ōd bay ı bärōır hwen laybreri aytımz ır nät ritırnd ôn taym

    Telaffuz

    /ˈmənē ᴛʜət əz ˈōd ˈbī ə ˈbärōər ˈhwen ˈlīˌbrerē ˈītəmz ər ˈnät rēˈtərnd ˈôn ˈtīm/ /ˈmʌniː ðət ɪz ˈoʊd ˈbaɪ ə ˈbɑːroʊɜr ˈhwɛn ˈlaɪˌbrɛriː ˈaɪtəmz ɜr ˈnɑːt riːˈtɜrnd ˈɔːn ˈtaɪm/