misal

listen to the pronunciation of misal
Türkçe - İngilizce
instance
example, model örnek
-like, resembling: saray misali bir ev a palatial house
example

Can you give an example? - Bir misal verebilir misin?

Could you give me an example? - Bana bir misal verebilir miydiniz?

example, illustration; precedent
(ideal) model, example, exemplar
model
exponent
exemplification
exemplar
misal getirmek
to give an example
farz-ı misal
For example, as an example, to give an example or illustration
Türkçe - Türkçe
Benzer, eş gibi: "Bir namazlık saltanatın olacak / Taht misali o musalla taşında."- C. S. Tarancı
Örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek: "Cumhuriyet tarihimizde bunun iki misali vardır."- F. R. Atay
Benzer, eş
Benzer, eş gibi
Örnek olarak alınabilen, gösterilen şey, örnek
(Osmanlı Dönemi) benzer, örnek
(Osmanlı Dönemi) NAHV
MİSAL
(Osmanlı Dönemi) Ahlâk ve âdâbla ilgili kıssa ve hikâye
MİSAL
(Osmanlı Dönemi) Düş. Rüya
MİSAL
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin örneği ve sıfatı. Kısas
MİSAL
(Osmanlı Dönemi) Gr: İlk harfi harf-i illet olan (yani; elif, vav veyahut da yâ olan) fiil veya kelime
MİSAL
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin benzer hali. Benzer. Örnek
farz-ı misal
Meselâ, misâl verecek olursak. Emsâlleriyle mukayese edilmesi ve bunlarla benzetmeler, örneklendirmeler yapılmasını ifade eder
farzı misal
Bkz. farz-ı misal
Cennet·misâl
(Osmanlı Dönemi) Cennet gibi
Misaller
emsile
deniz·misâl
(Osmanlı Dönemi) deniz gibi
şebnem misâl
(Osmanlı Dönemi) nem gibi. Rutubetli
misal