kumaşçı

listen to the pronunciation of kumaşçı
Türkçe - İngilizce
clothier
mercer
draper
woollen draper
woofer
kumaş
fabric

This fabric stains easily. - Bu kumaş kolayca lekelenir.

The dress is made of a thin fabric. - Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.

kumaş
cloth

We are cut from the same cloth. - Biz aynı kumaştan kesilmişiz.

Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors? - Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?

kumaş
{i} stuff
kumaş
flimsy
kumaş
(Tekstil) stripe
kumaş
{i} twill

Did you know that denim is actually a type of twill fabric? - Denimin aslında fitilli kumaş türü olduğunu biliyor muydunuz?

kumaş
drapery
kumaş
woof
kumaş
material

The rough material hurt the child's tender skin. - Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti.

I want a suit made of this material. - Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.

kumaş
{i} suiting
kumaş
drape
kumaş
cloth, fabric, material
kumaş
contexture
kumaş
materials
kumaş
ratine
kumaş
(Tekstil) tissue

Make sure you check all the pockets for tissues before washing your clothes. - Elbiselerinizi yıkamadan önce, kumaşlar için tüm ceplerinizi kontrol ettiğinizden emin olunuz.

kumaş
seersucker
kumaş
marocain
perakende kumaşçı
(Ticaret) retail clother
Türkçe - Türkçe
Kumaş üreten veya satan kimse
Kumaş
kala
Kumaş
(Osmanlı Dönemi) SÜMM
Kumaş
gipür
kumaş
Bir varlığı veya kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme
kumaş
Pamuk, yün, ipek gibi şeylerden makinede dokunmuş her türlü dokuma
kumaş
Pamuk, yün, ipek gibi şeylerden makinede dokunmuş her türlü dokuma: "Her şey, esvap ve eşya Bursa'da dokunan ipek kumaşlardan yapılmıştır."- F. R. Atay
kumaşçı