kuşaklı

listen to the pronunciation of kuşaklı
Türkçe - İngilizce
belted
groined
girdled
cingular
kuşak
{i} belt
kuşak
zone

It's strange that people in hot climate zones eat spicy things like curry. - Sıcak iklim kuşaklarındaki insanların köri gibi baharatlı şeyler yemeleri garip.

kuşak
{i} sash

Who's that girl with the red sash? - O kırmızı kuşaklı kız kim?

kuşak
{i} generation

To raise one's name in later generations and thereby glorify one's parents, this is the greatest expression of filial piety. - Birinin adını daha sonraki kuşaklarda yükseltmek ve böylece birinin ebeveynlerini övmek, bu anne babaya saygının en büyük ifadesidir.

The younger generation looks at things differently. - Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.

kuşak
rib
kuşak
(Mekanik) strip
kuşak
diagonal beam
kuşak
(Mekanik) girder
kuşak
ledger
kuşak
(Tekstil) abdominal belt
kuşak
(Havacılık) fillet
kuşak
girdle
kuşak
band
kuşak
sash cord
kuşak
waistband
kuşak
tie beam
kuşak
cincture
kuşak
{i} binder
kuşak
zoner
al kuşaklı ördek
sheldrake
kuşak
belt, sash, girdle; diagonal beam, brace; band, track; zone; generation nesil
kuşak
cummerbund
kuşak
progeny
kuşak
(Geometri) zone (of a sphere)
kuşak
generation (people born during the same period)
kuşak
construction brace (of wood or steel)
kuşak
loins
kuşak
(celestial or terrestrial) zone
kuşak
belt , generation
kuşak
(cloth) belt; sash; cummerbund
kuşak
reinforcing band, strap (wrapped around something)
kuşak
swathe
kuşak
waistcloth
kuşak
cestus
kuşak
girth
kuşak
wale
kuşak
cingulum
tekstil kuşaklı
(Otomotiv) fabric belted
çelik kuşaklı
steel belted
Türkçe - Türkçe
Kuşağı olan
Kuşak
(Osmanlı Dönemi) HUCNE
kuşak
Beyaz koyun yönünden örülen bel bağı
kuşak
Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu
kuşak
Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri
kuşak
Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm
kuşak
Bele sarılan uzun ve enli kumaş
kuşak
Bele sarılan uzun ve enli kumaş: "Kuşağının arasından bir iri tütün tabakası çıkarıp bana uzattıktan sonra..."- Y. K. Karaosmanoğlu
kuşak
Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi
kuşak
Yaklaşık olarak yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın: "Bugünkü kuşak benim kuşağımın bir hikâyesini dinlemelidir."- F. R. Atay
kuşak
Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge
kuşak
Sağlamlığını artırmak için, bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ
kuşak
Yaklaşık olarak yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın
kuşak
Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı
kuşak
Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler
kuşaklı