kaydırır

listen to the pronunciation of kaydırır
Türkçe - İngilizce
scrolls
third-person singular of scroll
Scrolls are the supportive and decorative members shaped like a scroll or curl which are connected to posts, rails, and each other on many brass (especially traditional) headboards and footboards
plural of , scroll
kay
{f} skiing

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

kay
{f} skid

The patrol car skidded to a stop. - Devriye arabası kayarak durdu.

The police car skidded to a stop. - Polis arabası kayarak durdu.

kay
rise

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

kay
{f} ski

I may go skiing at Zao next month. - Gelecek ay Zao'da kaymaya gidebilirim.

I want to buy a pair of ski boots. - Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.

kay
slid

Alice slid down the long slide. - Alice uzun yoldan kaydı.

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

kay
{f} glide

Tom glided across the ice effortlessly. - Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.

The skaters glided rapidly around the rink. - Patenciler pistin çevresinde hızla kaydı.

kay
{f} slip

The politician is as slippery as an eel! - Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

Tom slipped on the ice and fell down. - Tom buzda kaydı ve düştü.

kay
{f} slipping

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

kay
{f} skating

I would not go skating today. - Bugün kayak yapmaya gitmedim.

Skating on the pond is dangerous. - Göletin üstünde kayak yapmak tehlikelidir.

kay
{f} sliding

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

The children were sliding on the ice. - Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

kay
{f} skate

She can both ski and skate. - O hem kayak hem paten yapabilir.

The ice is too thin to skate on. - Buz kaymak için çok ince.

kay
slither

The slippery snake slithered right out of his hand. - Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

Tom saw a snake slither across the path. - Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

kay
flow away
kay
{f} shift

Politics in this country is shifting towards the left. - Bu ülkedeki siyaset sola doğru kaymaktadır.

Politics in this country is shifting towards the center. - Bu ülkedeki siyaset merkeze doğru kaymaktadır.

kay
{f} gliding
kay
{f} slide

Alice slid down the long slide. - Alice uzun yoldan kaydı.

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

kay
cay
kay
glissade
kay
prolapse
İngilizce - İngilizce

kaydırır teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Kay
A short form of Katherine and other female names beginning with a "K"; popular as a middle name
Kay
A male given name derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
kay
Abbreviation of okay
kay
The name of the Latin script letter K/k
Kay
In Arthurian legend, the foster brother and steward of King Arthur. The letter k. Boyle Kay Kay Alan Kay John Kay Ulysses Simpson
Kay
short form of Katherine and other names beginning with a "K";popular as a middle name
Kay
derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
Kay
A surname derived from several Old and Middle English words; also adopted by immigrants whose surnames began with a K
Kay
{i} female first name; family name
kay
The letter k
Türkçe - Türkçe

kaydırır teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

KAY
(Osmanlı Dönemi) Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M
kay
Yağmur, yaz yağmuru
kay
Yağmurlu hava
kay
(Osmanlı Dönemi) hazmolmamış gıda. Hazmedilmemiş yiyecek
kay
Kusma
kay
Yaz yağmuru