katar

listen to the pronunciation of katar
Türkçe - İngilizce
Qatar

I was living in Qatar. - Ben Katar'da yaşıyordum.

Qatar; Qatari
Qatari, Qatar, of Qatar
waggon
convoy
wagon
train
rolling stock
file
kat
{i} storey

All storeys of the house are made of wood. - Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.

I live on the top floor of a six storey apartment block. - Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.

kat
{i} fold

Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket. - Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

katar etiketi
trailer label
katar kaydı
trailer record
kat
{i} floor

A fire broke out on the first floor. - Birinci katta bir yangın patlak verdi.

The library is on the 4th floor. - Kütüphane 4. kattadır.

kat
story

Kate was surprised by Brian's story. - Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.

The photo he showed added color to his story. - Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.

kat
ply
kat
stair

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

I carried Tom down two flights of stairs. - Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.

kat
{i} fall

Sami falls into that category of people. - Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

askeri katar
(Askeri) standard train
askeri katar
(Askeri) troop train
kat
times

He earns three times as much as I do. - O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.

She knows ten times as many English words as I do. - O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.

kat
slab
kat
flight

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

Tom walked down a flight of stairs. - Tom bir kat aşağıya yürüdü.

kat
film

I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid. - Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.

kat
(Tekstil) layer (fabric)
kat
(Jeoloji) horizon
kat
(Tekstil) fabric
kat
(Bilgisayar) embed
kat
(Bilgisayar) cube
kat
coat

Tom left his coat downstairs. - Tom ceketini alt katta bıraktı.

The house looked wonderful with its fresh coat of paint. - Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.

kat
crease
kat
flat

My flat is on the third floor. - Benim dairem üçüncü katta.

My flat is located on the first floor. - Dairem birinci katta bulunmaktadır.

kat
layer

Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts. - Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.

This morning there was a thick layer of frost. - Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.

kat
convolution
kat
stratum
kat
coating
kat
covering
kat
pucker
kat
tier
kat
multitude
kat
multiple
kat
admix
kat
by the times
birim katar
unit string
boş katar
null string
kat
set (of clothes)
kat
presence, the presence of a distinguished personage
kat
time(s)
kat
floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
kat
(Matematik) multiple
kat
layer, stratum; fold
kat
story, floor, Brit. storey
kat
lap
kat
deck

The gift shop is on the second deck. - Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

kat
(dokuma) pile
kat
thicknesses
kat
superinduce
kat
double

We'll have to double our budget for next year. - Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.

The number of employees doubled in ten years. - Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.

sayısal katar
numeric string
çift lokomotifli katar
doubleheader
İngilizce - İngilizce
an Arab country on the peninsula of Qatar; achieved independence from the United Kingdom in 1971; the economy is dominated by oil
a peninsula extending northward from the Arabian mainland into the Persian Gulf
Kat
A short form of the female given names Katharine and Katherine

During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.

kat
alternative spelling of khat
kat
An Arabian shrub (Catha edulis) the leaves of which are used as tea by the Arabs
kat
the leaves of the shrub Catha edulis which are chewed like tobacco or used to make tea; has the effect of a euphoric stimulant; "in Yemen kat is used daily by 85% of adults"
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Arabistan yarımadasında müstakil bir devlettir. İstiklâlini 1/1/1971 de ilân etmiştir. Hükümet merkezi Doha şehridir. Üç yanı denizle çevrilidir. Halkı müslümandır. Resmi lisanı Arapçadır
Asya'da bir ülke
Basra Körfezinin batı kıyısında bir ülke
Göçmen kuşların göç dönemlerinde havada oluşturdukları küme
Taşıt dizisi
Lokomotif ile vagonların oluşturdukları dizi, tren
Bir arada giden hayvan dizisi
katar katar
Birçok katardan oluşmuş, dizi dizi
Kat
misil
Kat
nezt
Kat
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
kat
Daire. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır."- S. Birsel
kat
Sonuca bağlama, bitirme
kat
Kesme, kesilme
kat
Yemen ve Etyopya'da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık
kat
Daire
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Tabaka
kat
Huzur
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık."- S. F. Abasıyanık
kat
İlgiyi kesme
kat
Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuş katmanlı kayaçlar
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
kat
Kesme, kesilme. İlgiyi kesme
kat
Nicelikçe kez, defa, misil
kat
(Osmanlı Dönemi) kesme; yol alma
kat
Kez, defa, misil
kat
Ön, yan
kat
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Etyopya ve Yemen'de yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren ağaççık
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Makam, mevki
kat
Kesme
kat
Takım
kat
Ressam tarafından kullanılan boya hacmi
kat
Tekrarlanan bir sayının toplamı
kat
Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız."- A.Gündüz
İngilizce - Türkçe
(Silahlar) Parmaklara geçirilip kullanılan, düşmana hızlı ve delici saldırılar yapmaya yarayan Hindistan kökenli bir tür yakın dövüş bıçağı
katar