kadınlaştırmak

listen to the pronunciation of kadınlaştırmak
Türkçe - İngilizce
(Tıp) feminize
assume (more) feminine characteristics; "feminized language"; "feminized frogs
To make womanish or effeminate
to give a (more) feminine, effeminate, or womanly quality or appearance to; "This hairdo feminizes the man"
femi·nize feminizes feminizing feminized in BRIT, also use feminise To feminize something means to make it into something that involves mainly women or is thought suitable for or typical of women. their governments' policies of feminizing low-paid factory work. a feminised pinstriped suit. to change something so that it includes women, is suitable for women, or is considered typical of women
to give a (more) feminine, effeminate, or womanly quality or appearance to; "This hairdo feminizes the man" assume (more) feminine characteristics; "feminized language"; "feminized frogs
{f} make female; make more feminine, give a feminine or womanly quality or appearance; (Biology) take on female sexual characteristics (also feminise)
kadın
woman

Where did you see the woman? - Kadını nerede gördün?

Iran balks at release of American woman. - İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.

kadın
female

She will be the first female Japanese astronaut. - O ilk Japon kadın astronot olacak.

The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China. - Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.

kadın
women

Women didn't care for him. - Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

kadın
broad
kadın
{i} she

She walked with her head down like an old woman. - O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.

One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy. - 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
kadın
girl

The little girl grew into a beautiful woman. - Küçük kız güzel bir kadın oldu.

Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman. - Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.

kadın
married woman

Why are you hanging around with a married woman? - Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?

I'm a married woman now. - Ben şimdi evli bir kadınım.

kadın
eve

Mary is one of the most beautiful women I've ever met. - Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.

Tom thinks that women always tell their best friends everything. - Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.

kadın
wife

He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve. - Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman. - İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.

kadın
petticoat
kadın
lady

That poor lady is disabled. - Şu zavallı kadın engelli.

The old lady got down from the bus. - Yaşlı kadın otobüsten indi.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
kadınlaştırma
feminization
Türkçe - Türkçe

kadınlaştırmak teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan