Türkçe - İngilizce
kıyasla teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- 1. in comparison to/with. 2. by analogy with
- beside
- by comparison, in comparison with, beside
- in comparison with
In comparison with yours, my car is small.
-Seninkine kıyasla benim arabam küçük.
- by comparison
- by the side of
- as against
- analogize
- {f} likened
- liken to
- kıyas
- {i} comparison
In comparison to him, I am still older.
-Onunla kıyaslarsak, ben hâlâ daha büyüğüm.
In comparison with yours, my car is small.
-Seninkine kıyasla benim arabam küçük.
- kıyasla daha iyi olmak
- rate high with smb
- kıyaslamak
- equate
- kıyaslamak
- compare
To think means to compare.
-Düşünmek kıyaslamaktır.
- kıyas
- supposition
- kıyaslamak
- bench marking
- kıyaslamak
- hold a candle to
- kıyaslamak
- liken to
- kıyas
- prognosis
- kıyaslamak
- balance
- kıyas
- comparing
- kıyas
- comparison, comparing
- kıyas
- syllogism; deductive reasoning
- kıyas
- syllogism
- kıyas
- analogy
- kıyas
- comparison " karşılaştırma; analogy" " örnekseme; syllogism" tasım
- kıyaslamak
- to compare
To think means to compare.
-Düşünmek kıyaslamaktır.
- kıyaslamak
- parallel
- kıyaslamak
- check against
- kıyaslamak
- class with
- kıyaslamak
- set against
İlgili Terimler
Türkçe - Türkçe
kıyasla teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- KIYAS
- (Osmanlı Dönemi) Benzetmek, karşılaştırmak, mukâyese. İki şeyi birbiri ile karşılaştırmak. Benzeterek hüküm ve muhâkeme etmek
- KIYAS
- (Osmanlı Dönemi) Man: Doğru kabul edilen iki hükümden bir üçüncü hükmü çıkarmak
- KIYAS
- (Osmanlı Dönemi) Fık: İki belli şeyden birinin mahsus olan hükmünü, yâni, bu hükmün mislini, aralarındaki müttehid illetten dolayı, diğerinde de ictihad ile izhâr etmektir
- kıyas
- (Osmanlı Dönemi) benzetme, karşılaştırma, mukayese etme
- kıyas
- Benzetme yolu, örnekseme
- kıyas
- Karşılaştırma, oranlama
- kıyas
- Tasım
- kıyas
- Bir tutma, denk sayma
- kıyas
- Karşılaştırma, oranlama: "Şehinşahlığının büyüklüğüne kıyasla, bütün dünya topraklarını az görerek hüngür hüngür ağladım."- Halikarnas Balıkçısı. Örnekseme
- kıyaslamak
- Karşılaştırmak, oranlamak, örneksemek, mukayese etmek