Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.
- La Chine est à peu près 25 fois plus grande que le Japon.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- L'aide internationale du Japon diminue en partie à cause d'un ralentissement de l'économie intérieure.
Japonya dört ana adadan oluşur.
- Le Japon se compose de quatre îles principales.
Japonya'nın dünyanın en zengin ülkesi olduğu söyleniyor.
- On dit que le Japon est le pays le plus riche du monde.
Tokyo Japonya'da en büyük şehirdir.
- Tokio es la ciudad más grande de Japón.
Neden Japonya'ya geldin?
- ¿Por qué viniste a Japón?
On the whole, the Japanese are conservative.
- En general, los japoneses son conservadores.
Mt. Fuji is the highest mountain in Japan.
- El Monte Fuji es la montaña más alta de Japón.
I don't speak Japanese.
- Je ne parle pas japonais.
I wish I could go to Japan.
- J'aimerais bien pouvoir aller au Japon.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
I am learning Japanese to play mahjong in Japan.
- Japoncayı Japonya'da mahjong oynamak için öğreniyorum.
I'm allergic to Panulirus japonicus.
- Benim Panulirus japonicus'a alerjim var.
I don't speak Japanese.
- Japonca konuşamıyorum.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
I think the Thai food at this place is seasoned so Japanese will like it.
- Sanırım buradaki Tay yiyeceklerine baharat katılır bu yüzden Japonlar ondan hoşlanacaklar.
The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.
- Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.