Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- The old woman climbed the stairs with difficulty.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
Ben sınavı zorlukla geçtim.
- I passed the examination with difficulty.
Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.
- We had much difficulty in finding the bus stop.
Dökme demir, bir demir ve karbon alaşımıdır.
- Cast iron is an alloy of iron and carbon.
Tom'un sağlam bir midesi var. İstediği şeyi yiyebiliyor.
- Tom has a cast iron stomach. He can eat just about anything.
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Yüksek sesle ve ahenksiz bir şekilde şarkı söylemek istiyorum.
- Me gusta cantar fuerte y desafinado.
Türkiye, Yunanistan'dan daha güçlüydü.
- Turquía era más fuerte que Grecia.
O sizden daha güçlüdür.
- Él es más fuerte que ustedes.
Kuvvetli yağış dışarı çıkmama izin vermedi.
- La fuerte lluvia no me dejó salir.
Hangisi daha kuvvetlidir,bir kaplan mı yoksa bir aslan mı?
- ¿Qué es más fuerte, un tigre o un león?