in a fortunate manner

listen to the pronunciation of in a fortunate manner
İngilizce - Türkçe

in a fortunate manner teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

fortunately
şükür ki

Çok şükür ki, şehrin daha eski kısımları müttefiklerin bombalarından korundu. - Fortunately, the older part of the city was spared from the Allies' bombs.

fortunately
neyse ki

Neyse ki, hava iyiydi. - Fortunately, the weather was good.

Neyse ki, senin sorununu çözdüm. - Fortunately, I've solved your problem.

fortunately
bereket versin ki

Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar. - Fortunately they had no storms on the way.

Ben evden her zamankinden daha geç ayrıldım ama bereket versin ki tren için tam zamanında vardım. - I left home later than usual, but fortunately I was in time for the train.

fortunately
Allah'tan

Allah'tan Tom kazada ölmedi. - Fortunately, Tom didn't die in the accident.

fortunately
çok şükür

Çok şükür, oğlum yeni okulundaki yaşama çabucak uyum sağladı. - Fortunately, my son quickly adjusted to life in his new school.

Tom koltuk değneğinden düştü. Çok şükür Mary tekrar kalkması için ona yardım etti. - Tom fell from his crutches. Fortunately, Mary helped him to get up again.

fortunately
şans eseri
in a manner
sanki
fortunately
şansa
fortunately
iyi ki

İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı. - Fortunately, no passengers were injured.

İyi ki Mary de Tom'un hissettiği aynı şekilde hissetti. - Fortunately Mary felt the same way as did Tom.

fortunately
Allahtan

Allahtan, kimse yaralanmadı. - Fortunately, no one was hurt.

in a manner
bir şekilde
fortunately
z. iyi ki, çok şükür, Allahtan, bereket versin
İngilizce - İngilizce
fortunately
in a manner
in a way, in a fashion
in a fortunate manner

    Heceleme

    in a for·tu·nate man·ner

    Türkçe nasıl söylenir

    în ı fôrçunıt mänır

    Telaffuz

    /ən ə ˈfôrʧo͞onət ˈmanər/ /ɪn ə ˈfɔːrʧuːnət ˈmænɜr/